Oksidatif Stres

Kısırlık ve Oksidatif Stres

İnfertilite yani kısırlık, bir yıllık düzenli ve korunmasız cinsel ilişkiye rağmen gebelik elde edilememesi olarak değerlendirilir. Erkek kısırlığı nedenleri arasında; genetik nedenler, hormonal bozukluklar, enfeksiyon, varikosel, inmemiş testis, kemoterapi, ışın tedavisi almış olması, kullanılan ilaçlar ve sperm taşıyan kanallarda tıkanıklıktır. Bunlara ek olarak günümüzde spermlerin dölleme yeteneğini olumsuz etkileyen oksidatif stres ve buna bağımlı oluşan Sperm DNA hasarı kısırlığa yol açmaktadır.  Bu spermler sayıca yeterli bile olsalar hasarlı DNA ve bozuk hücre içeriği nedeniyle yumurtanın döllenme şansı azalıyor veya yumurta döllense bile rahim duvarına tutunma şansı olumsuz etkilenebiliyor. Tüp bebek tedavilerinde embriyoların 3 günden fazla yaşamaması OS kaynaklıdır.

 

Spermlerde Oksidatif Stres Artışına ve Spem DNA Hasarına Yol Açan Nedenler Nelerdir?

  • Sigara ve alkol kullanımı
  • Hareketsizlik ya da aşırı spor yapmak
  • İlaç ve ağır metallere maruz kalmak
  • Sık geçirilen enfeksiyonlar
  • Elektromanyetik dalgalar
  • Varikosel
  • Obezite
  • Şeker hastalığı
  • Psikolojik stres
  • Erkeğin yaşlanması

 

Oksidatif Stresin Kadın ve Erkek İnfertilitesi Üzerine Etkileri Nelerdir?

Oksidatif stres kadın infertilitesinde polikistik over sendromu, endometriozis, açıklanamayan infertilite ve yaşa bağlı fertilizasyonda azalma gibi üreme ile ilgili hastalıkların oluşmasında rol oynar.
Erkek infertilitesinde ise sperm kalite ve fonksiyonunda azalma, sperm motilitesi (hareketliliği) ve canlılığında bozulma, sperm DNA hasar oluşumu ve spermin yumurta ile birleşme aşmasında ciddi bozulmaların sebepleri arasında oksidatif stres yer alır.

 

Oksidatif Stres İle Başa Çıkma Yolları Nelerdir?

OS düzeyi, kanda H2O2 (hidrojen peroksit) ölçümü ile sağlanmaktadır. Oksidatif stres düzeyinin yüksek olması, kanda hidrojen peroksit düzeyinin 2,25 mmol/L‘nin üzerindeyse ise görülür.

Bazı hastalıkların, doğal, kaliteli ve dengeli beslenme ile önlenmesi ya da tedavisi oldukça fazla önem arz etmektedir. Farklı oranlarda protein, yağ, karbonhidrat, mineral ve vitaminlerle birlikte antioksidan maddelerden pek çoğu oksidatif stres ile başa çıkmayı sağlamaktadır. Oksidatif hasara karşı, antioksidan sistem ve moleküllerle korunuruz. Antioksidan sistemi güçlendiren en önemli faktörlerden biri de tükettiğimiz gıdalardır. Antioksidanlarca zengin besinler ile beslenmek vücudumuzun oksidanlara karşı direncinde önemli rol oynamaktadır.

  • Doğal ve organik, mümkünse genetiği ile oynanmamış tarım ürünleri olan mevsiminde sebze ve meyve ağırlıklı beslenilmeli.
  • Katkı madde içeriği yüksek, yapay, paketlenmiş besinler tüketilmemeli.
  • Buharda pişirme yöntemi tercih edilmeli. Yanmış, tütsülenmiş ve yüksek kömür ateşinde pişirilmiş gıda tüketiminden kaçınılmalı.
  • Ceviz, koyu yeşil yapraklı sebzeler ve keten tohumu gibi Omega 3 kaynaklı ürünler tüketilmesine özen gösterilmeli. Mümkünse, belirli miktarlarda her gün yemeye dikkat edilmelidir.
  • İşlenmiş glikozdan uzak durmalı.
  • Günlük su tüketimi sağlanmalı ve doğal bitki çaylarına yönelmeli.
  • Eğer kanda serbest radikal düzeyi yüksek ise ya da risk grubunda yer alınıyorsa antioksidan takviyesi kullanılmalı. Seçilecek ürüne bir uzmanla beraber karar verilmelidir.

 

Hastalarımıza Ne Öneriyoruz?

Antioksidanların semendeki artmış oksidatif stres azaltmada rolü olduğu ve sperm DNA hasarını azalttığı bilinmektedir. Bu nedenle pek çok antioksidan ürün kombinasyonu ve formüller üretilerek infertil erkeklerde sperm kalitesini arttırıcı ürünler olarak kullanılmaktadır.

Sperm içinde artmış OS saptadığımızda hastamıza antioksidan vitamin desteği ve yaşam tarzı değişiklikleri öneririz. Ayrıca spermiogramda artmış oksidatif stres durumunda gerekirse tedavide mastürbasyonla verilen sperm yerine testisten sperm çekme yöntemine (TESA) başvurabiliriz.